Batılılaşma’nın kıyısında çok cepheli bir prizma; Ali Rifat Çağatay
İstiklal Marşı’nın ilk bestecisi olarak geniş kesim tarafından bilinen Ali Rifat Çağatay’ın müzik üzerine yazıları kitaplaştı. Vakıfbank Yayınları arasında okurla buluşan “Ali Rifat Çağatay:Musiki Yazıları” adlı kitapta çeşitli dergi ve gazetelerde çıkmış müzik yazılarının yanında, hayatı ve yaptığı besteleri üzerine bilgiler de yer alıyor.
Emir Altuğ Karakaya
Bir tarafta modernleşen dünyaya karşı sergilenen temkinli bir duruş, diğer tarafta ise gerçekleşmekte olan kültürel değişimin tüm kodlara nüfuz etmesine izin verme hali. Tanzimat ve erken Cumhuriyet insanının, bu diyalektiğin yönetmenliğinde gerçekleştirdikleri Batı ile etkileşimleri, birçok önemli aktörün müzik tarihi sahnesine çıkmasına olanak sağlamıştır. VakıfBank Kültür Yayınları tarafından yayımlanan Ali Rifat Çağatay “Mûsikî Yazıları” adlı kitap, söz konusu dönemin çok yönlü aktörlerinden biri olmasına karşın, daha çok İstiklal Marşı’nın ilk bestecisi olarak tanınan Ali Rifat Çağatay’ı müzik adamı kimliğinden koparmadan bir dönem aydını olarak değerlendiriyor ve kendi ifadelerinin yer aldığı yazılı kaynaklar vasıtasıyla okuyuculara sunuyor.
YAZILAR ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMA
İTÜ Osmanlı/Türk Müziği Araştırmaları Grubu’nun (OTMAG) incelikli çalışmaları ve bu kapsamda Ali Rifat Bey’in torunu Alp Altıner’le gerçekleştirdikleri arşiv görüşmeleriyle başlayan, ve çeşitli yayın-etkinlikleriyle devam eden, bu önemli aktörün gizli kalmış niteliklerine ışık tutma serüveni, incelemesini yaptığımız kitapla devam ediyor. Söz konusu oluşumun kurucusu ve koordinatörü olan Prof. Dr. Nilgün Doğrusöz’ün inceleme kısmını üstlendiği çalışmanın, çeviri yazı bölümü ise, kendisi de bu araştırma grubunun üyesi olan Celal Volkan Kaya’ya ait. Ali Rifat Bey’in bilinen tüm yazılarının tercüme ve tasnif edilerek meraklılara ulaştırılmasının amaçlandığı kitapta, öncelikle OTMAG bünyesinde Ali Rifat Çağatay’a dair yapılan çalışmalar, Doğrusöz’ün eleştirel ve çok boyutlu süzgecinden geçiriliyor ve bu sayede okuyucuya bahsi geçen çeviri yazı bölümü için adeta bilimsel bir altyapı kazandırılıyor. Çalışmada, anlatılan konular dahilinde yedi ayrı bölüm ve birçok alt başlık bulunmakla birlikte, son tahlilde kitabın omurgasının; Ali Rifat Çağatay’ın hayatı, ailesi, yenilikçi ve çok yönlü kimliği, İstiklâl Marşı bestesi ve özellikle yazı hayatına dair bilgilerin verildiği Ali Rifat Çağatay ile, onun söz konusu yazı hayatında kaleme aldığı metinlerin tasnif ve tercümelerinin yer aldığı Mûsikî Yazıları olmak üzere iki ana bölümden meydana geldiğini söyleyebiliriz.
MÜZİK ÜZERİNDEN BATILAŞMA ANLAYIŞI
Batılılaşma’nın kıyısında seyreden her toplum gibi, bu coğrafya insanının algılamaya çalıştığı düşünsel ve eylemsel dönüşüm de pek çok sorunsalı beraberinde getirmiş, bu minvalde Tanzimat ve erken Cumhuriyet’in önde gelen simaları bu dinamikleri farklı açılardan ele almaya çalışmışlardır. Elimizdeki kitap, öncelikle Ali Rifat Çağatay’ın başka meselelerle birlikte, münhasıran müzik özelinde yaşanmakta olan değişimi algılama ve anlamlandırma biçimine vurgu yapıyor. Ve en önemlisi bunu, Çağatay’ın tecrübe ettiği toplum-birey olgularının değişkenleri üzerinden, yazılı kaynakların rehberliğinde gerçekleştirdiği bir takip vasıtasıyla okuyucuya aktarıyor. Bu bağlamda Çağatay’ın, bir taraftan deneyimlenmekte olan kültürel ve estetik değişikliğin kabulüne izin veren, diğer taraftan ise, Batı diye adlandırılan bu değişimin kaynağına ancak kendi kültürel malzemelerimizi koruyarak gidilmesi ve onun ne olduğunun anlaşılmasını savunan görüşlerine kitapta sıklıkla yer veriliyor. Çeviri yazı bölümünde, Türk Mûsikîsi Teorisi, 20. Asır Türk Mûsikîsi’nin Meseleleri, Polemikler ve Röportaj alt başlıklarında, Ali Rifat Bey’in kendi ifadeleriye rastladığımız bu yaklaşım, Doğrusöz’ün şu paragraftaki sözleriyle net bir şekilde özetleniyor;
Geleneğin yenilenmesinin gerekliliğini anlatarak âlemde her şeyin ihtiyaçtan kaynaklandığını ve zamanın, mekânın, çevrenin ve durumun gereklerine vakanın da uygun hâle getirilmesinin doğal bir emir olduğunu söylemekte; bestekârlarımızın vaktiyle neden vals ve kadriller bestelemediğinin gerekçeleri üzerinde durmakta; eski üstadların mûsikîyi Osmanlı edebiyatıyla ilişkilendirerek ne derece başarılı eserler ortaya koyduklarını hatırlatmakta ve konunun var olan geleneğin noksanlığını vurgulamak olmadığını özellikle belirtmektedir. Milli müziğe sahip çıkarak, niyetinin bunu bir kenara bırakıp başkaca bir müzikle ilgilenmek olmadığının altını çizmektedir. Değişme kaçınılmazdır, yazar bu değişmenin ne şekilde olacağını da üçüncü yazıda ele almayı planlamıştır (s. 62).
Sonuç olarak, Ali Rifat Çağatay “Mûsikî Yazıları”, Batı çıkışlı, küresel boyutlara ulaşan değişimin gerekliliklerini tahlil edebilen, doğal olarak Batı’dan etkilenmekle birlikte, söz konusu değişimin ancak kendi sosyo-kültürel ve estetik niteliklerimiz çerçevesinde gerçekleşebileceğine inanan Ali Rifat Çağatay’ı, yaşadığı düşünce düzlemi kapsamında inceleyen ve bunu Çağatay’ın kendi ifadeleriyle belgeleyen, nitelikli bir çalışma.
Yeni Şafak Kitap Eki, 15.08.2021